31 Aralık 2009 Perşembe

2010 İçin Avocado Tohumu Diktim Hayatıma.

Geçen yıl kırmızı kiraz karides ile başladığım akvaryum dünyamı genişletme kararı aldım. Karideslerimi Barış'a verip yerine kerevit alacağım. Kerevit maceramı daha sonra uzun uzun anlatırım ama bu aralar bir de avocado çimlendirme ve bonsai tutkusu sardı bünyeyi. Aslında bu avokado ile 2. tanışmam. Yazın bir kere daha denemiştim avokado yemeyi, armut gibi soyup ağzıma atmıştım. İğrençti tadı, buruk bir tad bırakmıştı meğer avokadonun kendi haline bekleyip olgunlaşması gerekiyormuş.

Gölgelik yerleri seven avokado ağacı hem güneş almayan evim için ideal bir salon bitkisi olacak hem de köklendirme aşamaları toprak dışında yani bardakta olacağı için gözlemleme ve fotoğraflama şansım olacak. Ek olarak, kökleri suyun içinde istediğim kadar uzatabilme imkanım olacak bu sayede uzayan kökleri bonsai için kayaya sarma şansım olacak ve umarım bu teorikteki planlar pratikte de uygulanabilir olacak.

2009'da ağızda buruk tatlar bırakan şeyleri olgunlaştırmaya çalıştım. 2010'a bir fidan diktim bu gece. 2010'da avokado çekirdeğim çimlenir köklenir ve büyür. Buruk olan her şeyi bu sene leziz olsun.

Gelelim avokado çimlendirmeye... Önce avokadomu kestim çekirdeğini çıkarttım ama fotoğraf çekmek sonradan geldi aklıma. Çekirdeği içine koyup, pozu kaçırmış fotomuhabirleri gibi "bir poz daha alabilir miyiz" pozuna girdim. Ne kadar inandırıcıysa o kadar çektim işte



Öncelikle almış olduğum yeşil mucizeyi oda koşullarında bırakarak kendi kendine olgunlaşmasını bekleyin diyorlardı. Benim aldığım yerde hafiften olgun zaten avokadom. Sert ve yemyeşil avokadolar, duruma göre değişmekle birlikte ortalama 1 hafta içinde olgunlaşıyormuş.

Fotoğrafını sonradan çektiğim avokadoda da görüldüğü gibi dikey bir şekilde çekirdeğe zarar vermeden ortadan ikiye kestim avokaoyu.


Sonra yine çekirdeğe zarar vermeden kaşıkla kenarları hafifçe kanırtılarak avokado çekirdeği yerinden çıkarttım. Etli kısmı, Barış'tan alınacak tarifle lezzetlendirilmesi için buzdolabına kaldırdım.

İnternetten araştırdığım kadarıyla avokado çekirdeği, kabuğu soğulup uç ve alt kısımları çok hafifçe kazınarak ılık suda muamele edildiğinde çimlenme süresi hızlanıyormuş. Ben de öyle yaptım. Keskin bir bıçakla hassas bir işçilikle yine çekirdeğe çok zarar vermeden kabuğunu soydum. Çekirdeğe zara verirseniz kararmalar olabiliyormuş. Çekirdeğe zarar verdim. Hakikaten karardı. Gerçekmiş.



4 adet kürdanı çok hafifçe avokado çekirdeğine batırdım. Burada yine, kürdanların çekirdeğe çok fazla batırılmaması öneriliyor. Kürdan yöntemi dışında yine süngerin içine saklama, ıslak kağıtta bekletme gibi farklı uygulamar da mevcut. Ancak ben, hem bulaşık makinesinde kırılmış olan su bardağını değerlendirmek hem de köklenme aşamalarını görüntüleyebilmek amacıyla bu yöntemi seçtim.


Uzun ve meşakketli bir süreç ama seviyorum uğraşmayı, çözmeyi. Hülasa 2010'a işte böyle yeni bir başlangıç yaptım. Hele bir başlayalım da. Başlamak bitirmenin yarısıdır demişler ama iyi biter diye umud ediyorum. Zaten tek sayılı yıllarda üniversite sınavı kazık oluyormuş diye bir şehir efsanesi vardı dershane yıllarımda. Anladım ki o Kemal Gürüz'e has bir kıllık değilmiş. Çift yıllar daha iyi geçiyor benim için.

Avokadoma Mahmut ismini 2010 yılını da Mahmut yılı ilan ediyorum. Mahmutla ilgili tüm gelişmeleri, yani tümü olmasa da buraya yazılabileceklerini yine yeri geldiğince yazmaya devam edeceğim blog.


Not: Hikayedeki tüm Mahmutlar hayat ürünüdür.
Hayat, benim Mahmut Hoca'm

kaynak: http://okunak.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder