Yaklaşık 1 yıl kadar tatlı su akvaryumunda 3-4 tane elma salyangozu beslemeye başlamıştım. O zamanlar bilmiyordum bir hayvanı bu kadar sevebileceğimi. Salyangoz deyince aklınızda nasıl bir canlı ya da nasıl bir şey geliyor bilmiyorum, sümüksü? İğrenç? Vıcık vıcık? Tiksinç bir şey?
Hayatınızda hiç, bir elma salyangozunu yarım saat kadar izlemediyseniz zihninizde oluşabilecek hemen tüm varsayımların aslının olmadığını konusunda sizi temin edebilirim.
Bir kere zeki hayvanlar! Hatta tahmin edebileceğinizden de zeki hayvanlar. Hatta şöyle söylebilirim vücut kütlesi ile zekayı orantılayacak olursak tanıdığım pek çok insan çok çok çok daha zekiler.

Bununla birlikte çok iyi birer yüzücüler. Evet doğalarında yüzmek yok ancak yüzeye çıkarak kabuklarının içine aldıkları hava ile su içinde istediği seviyede durabiliyor ve bununla da kalmıyor, vücut anatomisine bakmadan balıklarla yarışabilecek kadar hızlı bir biçimde suyun içinde yüzebiliyor ve üstelik balıkla girmiş olduğu yarışı kaybedeceğini anladığı anda kabuğunun altındaki havayı boşaltıp dibe bırakabiliyor kendini. Süper bir biçimde çamura yatabiliyor o kadar da üç kağıtçı yaratıklar.
Sonra kesinle "açlar" ve yemek yemedikleri dönemler yalnızca uyudukları dönemler. Yemek için de kesinlikle hiçbir şeyi ayırmıyorlar. Ne bulurlarsa anında bitiriyorlar ve eğer bitiremeyecekleri kadar büyük bir şey ise yiyeceği kaptırmamak için üzerinde uyuyorlar.


Çilekleri salyangozlardan ayıkladım. Bir cam kase içine aldım salyangozları. Biraz Akdeniz yeşilliği, biraz da çilek attıp kaçmamaları için streç filmle kapatıp kaçmalarının önüne geçmeye çalıştım.
Elma salyangozlarından sonra bir müddet de kara salyangozlarıyla haşır neşir olacağım sanırım. Kara salyangozları ile yeni maceralar bizi bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder